Artrit hastalarının hayatı belgesel olduRomatoid Artrit Türkiye’de her 1000 kişiden yaklaşık 5’inde görülüyor. Erkeklere oranla kadınlarda 3 kat daha fazla karşılaşılan hastalık, geç teşhis nedeniyle beklenen yaşam süresinin 10 yıl kadar kısalmasına neden olabiliyor.
Inflamatuar artrit; el-el bileği, ayak-ayak bileği, diz, dirsek başta küçük eklemler olmak üzere tüm eklemlerde şişlik ve katılığa yol açan, vücut tarafından üretilen iltihabi bir hastalıktır. Bu hastalıklar; eğer erkenden tanınır ve gerekli önlemler alınırsa belki de yaşam boyu sürebilecek bir iç savaş gibi düşünülebilir. Inflamatuar artrit grubunda en sık görülen hastalıklar olan Romatoid Artrit (RA) ve Ankilozan Spondilit (AS) bugün, kadın erkek, genç yaşlı demeden hem iş gücü kaybına sebep oluyor hem de yaşam kalitesi düşürerek yaşam süresini kısalttığı için toplumun her kesiminden bireyin hayatını olumsuz etkiliyor. Erken teşhis ve etkili tedavi edilmediği durumda kalıcı sakatlıklara ve deformasyonlara neden olan bu hastalıklara dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla 12 Ekim Dünya Artrit Günü kapsamında bir belgesel hazırlandı. Usta belgeselci Nebil Özgentürk’ün yönetmen koltuğunda oturduğu, Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek’in gerçek hasta öykülerinden yola çıkılarak ‘’Bi’çaresizlikten Bi’çareye, hayata sarılmak’’ belgeseli 6 hastanın gerçek hayat hikayelerine yer veriyor. Inflamatuar artrit, eklemlerde bağışıklık sisteminin neden olduğu iltihabın genel adı olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar da dahil olmak üzere her yaş ve cinsiyet grubunu etkileyen ınflamatuar artrit grubu hastalıklarından Romatoid Artrit Türkiye’de her 1000 kişiden yaklaşık 5’inde görülüyor. Erkeklere oranla kadınlarda 3 kat daha fazla karşılaşılan hastalık, geç teşhis nedeniyle beklenen yaşam süresinin 10 yıl kadar kısalmasına neden olabiliyor. Türkiye’de her 1.000 kişiden 5’inde görülen Ankilozan Spondilit (AS) ise ilk belirtilerini 15 ile 40 yaşları arasında gösteriyor ve özellikle omurgada neden olduğu iltihaplanma sonucunda kalça ve belin aşağı kısımlarında sabahları ağrı ve tutuklukla ortaya çıkıyor. Erken tanının önemi Artrit hastalıkları arasında en sık görülen bu iki hastalık için tıp ve sanat dünyası bir araya geldi. Özellikle geç teşhis nedeniyle birçok kişinin hayatını cehenneme çeviren, eklemlerde kalıcı sakatlıklara neden olan bu hastalıklara dikkat çekmek, erken teşhis konusunda bilgilendirmek ve doğru bilgi ve tedavi kaynaklarını paylaşmak amacıyla çarpıcı bir belgesel projesine imza atıldı. 12 Ekim Dünya Artrit Günü kapsamında duyurusu yapılan ‘’Bi’çaresizlikten Bi’çareye, hayata sarılmak’’ belgeseli farklı yaş ve cinsiyetlerden RA ve AS hastalarının hüzünlü, kimi zaman şanslı ve bir o kadar da umut dolu hikayelerini gözler önüne seriyor. Nebil Özgentürk’ün objektifinden ekrana yansıyacak belgeselin senaryosu ise Nebil Özgentürk ve Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek tarafından hazırlandı. Romatoid Artrit ve Ankilozan Spondilit hastalıkları ve proje hakkında konuşan Prof. Dr. Süleyman Özbek şunları söyledi: “Bi’çaresizlikten Bi’çareye, hayata sarılmak, RA ve AS hastalıklarının 70’li yıllardan günümüze kadar hem teşhis hem de tedavileri açısından değişime bir hastanın tuttuğu günlükten yola çıkarak ışık tutuyor. Bu belgesel kaynağı açısından da hem ülkemiz hem de dünya için başka bir örneği olmayan çalışmadır, bir ilktir. RA ve AS, bugün en sık görülen iki romatizmal hastalık. Erken teşhisin hayati önem taşıdığı bu rahatsızlıklardan Romatoid Artrit; el bilekleri, elin küçük eklemleri ile dizler, dirsekler, ayak bilekleri ve yine ayağın küçük eklemlerinde bağışıklık sisteminin kendi öz hücrelerine karşı yarattığı iltihaplanmalar sonucu oluyor. Ankilozan Spondilit ise omurga, kuyruk sokumu kemiği ve leğen kemiğini birleştiren eklemleri etkiliyor. Her iki hastalık da geç teşhis ve tedavi edilmesi durumunda ciddi sakatlıklara ve deformasyonlara neden olarak insanlarda önemli derecede iş gücü kaybına neden oluyor, yaşam kalitesinde ve yaşam süresinde azalmaya neden oluyor” dedi. Umut dolu bir belgesel Her ağrıya sıradan bir ağrı deyip geçilmemesi, potansiyel hastalar için erken teşhis ile nelerin değiştirilebileceğini göstermek istedikleri için bu belgesel projesine imza attıklarını söyleyen Prof. Dr. Süleyman Özbek sözlerini şöyle devam ettirdi: ‘’Belgeselde gerçek hayat öykülerini anlatan hastaların hastalıkla geçen yıllarını bazen hüzünle ama sonunda sevinç ve mutlulukla izledim. Teşhiste gecikme ve yetersiz tedavi gibi nedenlerden yaşadıkları tüm sıkıntılara, zorluklara birebir tanık oldum. Tıbbın henüz bu hastalara yeterince çare olamadığı yıllarda ağrılarına dayanamayıp intihar etmekten söz eden hastalarımız vardı ne yazık ki. RA hastası olan karısı için 1970’li yıllardan beri hasta günlüğü tutan çaresiz eş bugün dünya tarihinde benzeri olmayan bir belgesel için kanıt yarattığının ne kadar farkındaydı bilemem ama eşinin tüm acılarına ortak olduğunu biliyorum, annesinin hastalığına yakalanan ancak yine o’nun sayesinde erken teşhis ve tedavi konularında sahip olduğu bilinç nedeniyle iyileşen genç bir kadının ruhumuza dokunan hikayeleriyle bir yandan yürek burkan bir yandan da umut dolu bir belgesele imza attık” dedi. Belgeselin yönetmeni usta isim Nebil Özgentürk de proje hakkında duygu ve düşüncelerini paylaştı. Çekimler boyunca hastaların gerçek hayat hikayelerine tanık olmanın kendisini duygulandırdığını söyleyen Özgentürk, bu gibi projelerin hastaları erken teşhis, doğru bilgi ve tedavi açısından yönlendirmek adına büyük önem taşıdığını belirtti. |